Şan & Eken Hukuk Bürosu, Hukuk Bürosu, Ankara, hukuk, danışmanlık, hukuk bürosu, danışmanlık, çalışma alanlarımız, İŞ HUKUKU, İCRA İFLAS HUKUKU, HUKUKİ DANIŞMANLIK, TİCARET VE ŞİRKETLER HUKUKU, ULUSLARARASI HUKUKU, SİGORTA HUKUKU, CEZA  HUKUKU, AİLE HUKUKU, TRAFİK HUKUKU, İDARE HUKUKU, KİRA HUKUKU, TÜKETİCİ HUKUKU, MÜLKİYET HUKUKU, Ekibimiz, blog, iletişim, hukuk blog, avukat yayınlar, sss, sıkça sorulan sorular, ankara avukat danışmanlık, Hukuki Danışmanlık, Kadın ve Çocuk Hakları, Mağdur Hakları (victimology), Anayasa Mahkemesi ve AİHM'ye başvuru, Yabancılar Hukuku, Aile Hukuku, İş Hukuku, Ceza Hukuku, Ticaret Hukuku, İcra-İflas Hukuku, KVKK, Bilişim Hukuku, Marka ve Patent Hukuku, Yabancı Dillerde Hukuki Danışmanlık, Arabuluculuk, Uzlaştırma, Yabancı Mahkeme Kararlarının Tanıma ve Tenfizi, basında biz, iletişim, kızılay avukat, ankara avukat

Anayasamız ile güvence altına alınmış olan vücut bütünlüğünün dokunulmazlığı hakkının temel istisnasını, tıbbi müdahaleler oluşturur. Doktorlar, hastanın sağlığına kavuşabilmesi adına, mesleğinin doğası gereği, hasta açısından birtakım riskler barındıran tıbbi müdahalelerde bulunabilmektedir. Ancak bu riskler gerekli tüm dikkat ve özen gösterilmiş olsa dahi kaçınılmaz bir sonuç olarak ortaya çıkabilir. Oldukça yüksek risk seviyesine sahip olan tıbbi uygulamalarda, izin verilen riskin tıbbi karşılığı “Komplikasyon“; tedbirsizlik, dikkatsizlik hali ise “Malpraktis” olarak değerlendirilir. Bu durumda, doktor hatası nedeniyle zarara uğrayan kimsenin, doktora ve tıbbi müdahalenin gerçekleştiği sağlık kurumuna karşı maddi ve manevi tazminat davası açarak, uğranılan zararın giderilmesini talep edebilir.

Uygulamadaki çoğu hasta-doktor ilişkisi, sözleşmeye dayalıdır. Hukuk sistemimize göre, bu sözleşmenin bir nevi vekâlet sözleşmesi olduğu kabul edilmektedir. Bu durumda, hastanın malpraktisten kaynaklanan zararının giderilmesinde Türk Borçlar Kanunu’nun vekâlet sözleşmesine ilişkin hükümleri uygulama alanı bulacaktır. Diğer taraftan, sözleşmeye dayanmayan hasta-doktor ilişkilerine dair yargılama süreçlerinde ise, haksız fiil hükümleri uygulanacaktır.

1. Doktor Hatası (Malpraktis) Nedir?

Malpraktis, genel hatlarıyla doktorların tıbbi uygulamalarında hatalı davranış veya görev ihmali sonucu bir yaralanmaya ya da zarara yol açılması durumudur. Türk Tabipler Birliğinin Hekimlik Meslek Etiği Kuralları’nın, “Hekimliğin Kötü Uygulanması (Malpractice)” başlıklı 13. maddesinde şu tanıma yer verilmiştir:
“Bilgisizlik, deneyimsizlik ya da ilgisizlik nedeniyle bir hastanın zarar görmesi “hekimliğin kötü uygulaması” anlamına gelir.”

Türk hukuk teorisinde bu kavram,  “Tıpta Yanlış Uygulama”, “Tıbbi Hata”, “Tıbbi Uygulama Hataları”, “Hekimliğin Kötü Uygulaması” gibi farklı şekillerde adlandırılmaktadır.

Diğer taraftan, tıbbi uygulama neticesinde hasta zarar görür ise, doktorun sorumluluğuna gidilip gidilemeyeceğinin tespiti açısından malpraktis ile komplikasyon kavramlarının ayrımının doğru şekilde yapılması çok önemlidir. Konuya ilişkin olarak Dünya Tabipler Birliği’nin “Mal praktice ” Bildirisi’nin 2.maddesinde detaylı bir açıklamaya yer verilmiştir:

“Tıbbi yanlış uygulama ile tıbbi bakım ve tedavi sırasında görülen ve hekimin hatası olmayan durumlar ayrılmalıdır.

  • a) Tıbbi yanlış uygulama(malpractice), doktorun tedavi sırasında standart uygulamayı yapmaması, beceri eksikliği veya hastaya tedavi vermemesi ile oluşan zarardır.
  • b) Tıbbi uygulama sırasında öngörülemeyen bilgi ya da beceri noksanlığı sonucu oluşan ise; istenmeyen sonuçtur ve bunda hekimin sorumluluğu yoktur.“

Dolayısıyla, tıbbi uygulama hatası olarak ifade edilen malpraktis vakalarında doktorun hukuki ve/veya cezai sorumluluğuna gidilebilecektir. Ancak, hastanın usule uygun aydınlatılmış onamının alındığı komplikasyon hallerinde doktorun herhangi bir sorumluluğunun olmadığı kabul edilir.

2. Doktor Hatası (Malpraktis) Nedeniyle Tazminat Davasının Şartları Nelerdir?

Doktorların, mesleki uygulamaları esnasında, hata, ihmal veya kusurları sonucunda hastaya zarar verdikleri malpraktis durumları ortaya çıkar ise, cezai sorumlulukları doğabilmektedir. “Doktor Hatası (Malpraktis) Nedeniyle Ceza Davası” yazımızda açıklandığı üzere, doktorlar, Türk Ceza Kanunu hükümleri gereği taksirli veya ihmali davranışlarından kaynaklı işledikleri hukuka aykırı fiillerden sorumlulardır.

Diğer taraftan, doktorun, malpraktis teşkil eden müdahaleleriyle zarar gören hasta ve koşulları varsa yakınları, hatalı tıbbi uygulama yüzünden uğradıkları maddi ve manevi zararın tazminini isteyebilirler. Burada doktorun hukuki sorumluluğu olduğundan bahsedilebilir. Doktor, sebep olduğu zararları şahsi mal varlığından gidermekle yükümlü tutulabilecektir. Bu itibarla, malpraktisten kaynaklanan maddi ve manevi zararlar sebebiyle tazminat davaları ikame edilmekte ve uygulamada doktorun hukuki sorumluluğuna “tazminat sorumluluğu” da denilmektedir.

Doktorun sağlık hizmeti verirken kusurlu davranışları ile oluşan zararın giderilmesi hususu, hukuki sorumluluğu kapsamında olup, doktor-hasta arasındaki ilişki, uygulamadaki baskın görüşe göre vekâlet sözleşmesine dayanmaktadır. Dolayısıyla, hasta-doktor ilişkisinden doğan tazminat taleplerinde, borçlar hukukunun vekâlet akdi hükümleri uygulama alanı bulacaktır. Bununla birlikte, doktor ile hasta arasında sözleşme ilişkisinin mevcut olmadığı durumlarda, doktorun sorumluluğu, haksız fiil hükümlerine göre değerlendirilir.

Doktorun hukuka aykırı tıbbi müdahalesi sonucu hastanın zarar görmesi halinde, tazminata hükmedilebilmesi için bazı şartların gerçekleşmiş olması gerekmektedir. Bu şartlar aşağıda belirtildiği gibidir:

• Doktorun tıbbi uygulama sırasında hukuka aykırı bir davranışının olması gerekmektedir. Bu davranış sözleşmenin ihlali şeklinde olabileceği gibi haksız fiil ya da vekâletsiz iş görme şeklinde de olabilir.
• Tıbbi müdahale sonucunda, hastada bir zarar meydana gelmiş olmalıdır.
• Zararın doktorun kusurundan kaynaklanmış olması gerekir.
• Son olarak, kusur ile hastada ortaya çıkan zarar arasında illiyet bağı olarak da tabir edilen neden-sonuç ilişkisi bulunmalıdır. Başka bir değişle, zarar doktorun kusurlu fiili nedeniyle meydana gelmiş olmalıdır.

Bu dört unsurun birlikte gerçekleşmesi halinde, doktorun tazminat sorumluluğu gündeme gelebilir. Buna karşılık, dört unsurdan birinin bile eksik olması durumunda, doktor hakkında tazminata hükmedilemeyecektir.

Burada önemle üzerinde durulması gereken husus, kusur kavramıdır. Çünkü, kusur yoksa doktorun sorumluluğundan bahsetmek de mümkün değildir. Örneğin, önlenmesi imkânsız olan bir sonuç sebebiyle doktorun kusurundan bahsedilemeyeceği için, bu gibi bir durumda doktorun sorumluluğu da gündeme gelemeyecektir. Doktorlar açısından kusur isnadı “tıbbi gerekliliğe uygunluk” kriteri ile ele alınmalı ve savunmada bu hususun altı özellikle çizilmelidir. Bu noktada, ortalama bir doktorun sahip olması gereken bilgi birikimi, mesleki yetenek, tecrübe, fizik ve fikri güç dikkate alınarak bir değerlendirme yapılacaktır. Somut olaydaki doktorun bu kriterlerden sapma gösterip göstermediğine bakılacak, eğer bir sapma varsa, bu kusur olarak nitelendirilecektir.

Doktorun tazminat sorumluluğu için açılacak tazminat davalarında, kusur kavramı kadar, kusurun ispatlanması da oldukça önemlidir. Doktor ile hasta arasındaki ilişki, sözleşme ilişkisine dayanıyorsa, doktorun kusurlu olduğu farz edilir ve hasta, yalnızca uğradığı zarar ile sözleşmeye aykırılık arasında bir ilişki bulunduğunu ispatlamakla yükümlüdür. Eğer doktor ile hasta arasındaki ilişki sözleşmeye dayanmıyorsa, ilgili müdahale haksız fiil olarak nitelendirileceği için hasta, doktorun kusurunu da ispatlamak zorundadır. Dolayısıyla hasta-doktor arasındaki ilişkinin kaynağı, ispat konusu açısından oldukça farklı sonuçlara sebebiyet vermektedir. Bu nedenle kusura ilişkin tespitin dikkatle yapılması gerekmektedir.

3. Doktor Hatası (Malpraktis) Nedeniyle Tazminat Davası Nasıl Açılır?

Doktorun tıbbi müdahale sırasında standart ve/veya güncel uygulamayı gerçekleştirmemesi, beceri eksikliği veya dikkatsizlikten kaynaklı hastanın zarar görmesi durumlarında doktorun sorumluluğu gündeme gelecektir. Bu gibi durumlar ile karşılaşan ve zarar gören hastanın, zararının karşılanması için tazminat davası açma hakkı vardır. Buna göre, hasta, zararın varlığını, doktorun kusurunu ve kusurla zarar arasındaki illiyet bağını ispat ettiği takdirde maddi ve manevi tazminat talebinde bulunabilecektir.

4. Doktor Hatası (Malpraktis) Nedeniyle Maddi Tazminat

Tıbbi malpraktis eylemi kapsamında ikame edilen tazminat davalarında zararın ispat edilmesi hastaya (davacıya) düşmektedir. Ancak, zararın hakiki miktarını tayin etmek mümkün değilse, hâkim, takdir yetkisini kullanarak zararı belirleyecektir.

Hastanın tıbbi uygulama hatası sonucunda vefat etmesi halinde, defin masrafları, ölüm hemen meydana gelmemiş ise tedavi giderleri ile çalışmamaktan doğan zararlar istenebilecektir. Ölen kişiden sürekli ve düzenli olarak yardım gören kişiler, ölüm meydana gelmeseydi şartlara göre yardım devam edecekse, destekten yoksun kalma tazminatı talep edebileceklerdir.

Hastanın tıbbi uygulama hatası sonucunda fiziki zarara uğraması halinde ise, tedavi masrafları ile çalışma gücünün yok olmasından ve ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan zararlar talep edilebilecektir.

5. Doktor Hatası (Malpraktis) Nedeniyle Manevi Tazminat

Manevi zarar için kişinin sağlığında istenmeyen durumun gerçekleşmiş olması yeterlidir. Tıbbi malpraktis eylemi sebebiyle oluşan manevi tazminat ve zararın kapsamı ile ilgili madde hükmünde, hastanın ölümü halinde ailesinin de manevi tazminat talep edebileceği düzenlenmiştir. Hastanın veya gerekli şartlar gerçekleştiğinde ailesinin, hatalı tıbbi müdahaleden dolayı acı, elem, üzüntü çekmesi halinde, manevi tazminat olarak uygun miktarda paranın talep edilmesi mümkündür.