Adalet Bakanlığı‟nda Mağdur Hakları Daire Başkanlığı kurulmuştur.
CMK 234 mağdur ile şikayetçinin soruşturma ve kovuşturma evresindeki hakları ve CMK 52, 66, 76, 78, 84, 100, 109, 114, 127, 131, 146, 153, 158, 171, 172, 173, 181, 202, 209, 211, 233, 236, 237, 253 maddelerindeki haklar düzenlenmiştir.
Türk Ceza Kanunu‟nda, TCK 50, kısa süreli hapis cezasına seçenek yaptırım olarak mağdurun zararının tamamen giderilmesi, TCK 51 hapis cezasının ertelenmesinin koşulu olarak mağdurun zararının giderilmesi, TCK 55 müsadere için maddi menfaatin suçun mağduruna iade edilememesi, TCK 74 ceza ve davanın düşmesinin, zararın tazmini için açılan şahsi hak davasını etkilemeyeceği, TCK 168, 245, 248 ve 254 olduğu gibi, pişmanlık duyularak zararın giderilmesi halinde cezadan indirim yapılması ile ilgili hükümler vardır.
Diğer mevzuat: Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin infazı Hakkında Kanunu, Çocuk Koruma Kanunu, Denetimli Serbestlik Hizmetleri Kanunu, Tanık Koruma Kanunu, Ailenin Korunması ve Kadına Karşı şiddetin Önlenmesi Hakkında Kanun, Basın Kanunu, Terörle Mücadele Kanununun “671 KHK” ile değişen 20/A maddesi, Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanun, Nakdi Tazminat ve Aylık Bağlanması Hakkında Kanun ve Karayolları Trafik Kanunundaki zorunlu trafik sigortası.
Hak arama hakkına sahip olan herkesin, aynı zamanda bu hakkını kullanabilmesi için, haklarının ne olduğunu bilmesi ve öğrenmesi gerekir.
CMK‟nın 234/1-2 maddesinde ceza muhakemesi yürüyüşündeki mağdur haklarını tek tek sayıldıktan sonra, 3‟ncü fıkrasında, “bu haklar, suçun mağdurları ile şikâyetçiye anlatılıp açıklanır ve bu husus tutanağa yazılır,” şeklinde belirtilmiştir.
Suçun mağduru olan kişinin de, soruşturma evresinde Cumhuriyet Savcısının araştırmasına paralel olarak delil toplanmasını isteme hakkı vardır. CMK‟nın 234‟üncü maddesinin 1/a-1 hükmünde, mağdur ile şikâyetçinin delillerin toplanmasını isteme hakkı olduğu belirtilmiştir. Delillerin toplanması soruşturma evresinde yerine getirilmesi gereken bir görev olduğu için, kanunda bu hak, bu evrede mağdur ile şikâyetçiye de tanınmıştır. Ancak, soruşturma evresinde tanınan bu hak, kovuşturma evresinde de kullanılabilir.
CMK 234/l-a-2 maddesine göre, mağdur ile şikâyetçinin soruşturmanın gizlilik ve amacını bozmamak koşuluyla, Cumhuriyet savcısından belge örneği isteme hakkı vardır.
CMK 153/2 maddesine göre, dosya içeriğinin incelenmesi veya belgelerden örnek alınması C. Savcısının istemi üzerine, hakim kararıyla kısıtlanmış ise, bu durumda müdafii gibi, mağdur ve vekilinin de dosyayı incelemesi ve belge örneği alması mümkün değildir.
CMK 234‟ncü maddede yer alan “soruşturmanın gizlilik veya amacını bozmamak koşuluyla C. Savcısından belge isteme” hakkı farklı olup, burada C. Savcısının takdir hakkı bulunmaktadır.
Mağdur ve şikayetçi, vekalet sözleşmesi çerçevesinde istediği bir avukatın yardımından yararlanabilir. Bu hak, hem soruşturma evresi hem kovuşturma evresi için geçerlidir. Mağdur bu şekilde vekil seçtiği takdirde, vekalet sözleşmesinden kaynaklanan avukatlık ücretini kendisi ödeyecektir.
CMK, bunun dışında, şüpheli veya sanığa tanınan baro tarafından avukat görevlendirilmesini isteme hakkını (CMK m. 150), mağdur ve şikayetçiye de tanımıştır. Avukat görevlendirilmesini isteme hakkı, biri talebe bağlı, diğeri zorunlu olmak üzere iki türlüdür.
Burada atanmış zorunlu vekillik söz konusudur.
Şayet mağdur-şikayetçi kendine vekil seçerlerse, zorunlu vekilin görevi kendiliğinden sona erer.
CMK 153/1, müdafiin dosyayı inceleme ve dosyadan harçsız belge örneği alabilme hakkını düzenlemiş, 5 nci fıkrasında da, “bu maddenin içerdiği haklardan, suçtan zarar görenin vekili de yararlanır,” hükmüyle, vekile de aynı haklar tanınmıştır.
Diğer taraftan, CMK‟nm 234/l-a-4 maddesinde de, 153 ncü maddeye paralel olarak, mağdur ve Şikâyetçiye, vekili aracılığı ile soruşturma belgelerini ve elkonulan ve muhafazaya alınan eşyayı inceletme hakkı tanınmıştır. Oysa, bu hak şüpheli ve müdafie soruşturma evresinde tanınmamıştır.
CMK172/1 uyarınca, C. Savcısı soruşturma evresi sonunda, kamu davasının açılması için yeterli Şüphe oluşturacak delil edilememesi veya kovuşturma olanağının bulunmaması hallerinde kovuşturmaya yer olmadığına karar verir.
C. Savcısının bu şekilde kovuşturmaya yer olmadığına karar vermesi halinde, CMK 234/l-a-5 uyarınca, mağdur ile şikâyetçi bu karara karşı, 173‟ncü maddede belirtildiği şekilde itiraz edebilirler. Biz bu itiraza, kovuşturma davası diyoruz.
CMK 234/b-l, mağdur ile şikâyetçinin duruşmadan haberdar edilme hakkını düzenlenmiştir. CMK 175 uyarınca, iddianamenin kabulü kararı verilince kovuşturma evresine geçilir. CMK 233 uyarınca, “mağdur ile şikâyetçi, Cumhuriyet savcısı veya mahkeme başkanı veya hâkim tarafından çağrı kâğıdı ile çağrılıp dinlenir”.
Duruşmadan haberdar edilme hakkı mutlak olup, bu konuda mahkeme başkanının veya hakimin takdir hakkı yoktur.
Mağdur ve suçtan zarar gören ile malen sorumlular, CMK‟nun 237 nci maddesine göre, ilk derece mahkemesindeki kovuşturma evresinin her aşamasında, hüküm verilinceye kadar şikâyetçi olduklarını bildirerek kamu davasına katılabilirler.
Davaya katılma hakkını belirleyen bu maddenin yanında, davaya katılanın hakları, katılmanın etkisi, katılmadan önceki kararlara itiraz, katılanın kanun yoluna başvurması ve katılmanın hükümsüz kalması ile ilgili hükümler de, 238 ila 243 ncü maddelerde gösterilmiştir. Ancak, bu hükümlerden ayrı olarak ve bir hak olarak, CMK 234/l-b-2, mağdur ile şikâyetçinin kamu davasına katılma hakkına ilişkin hükme yer vermiştir.
Davaya katılma, mağdur-suçtan zarar görenin kovuşturma evresinde, talebini açık veya örtülü olarak açıklayıp, bunun tutanağa geçirilmesiyle gerçekleşir. Bu nedenle, bir suçun mağduru veya suçtan zarar göreni olmak, doğrudan katılan sıfatını yasal olarak kazandırmaz.
Bu sıfat, talebin kabul edilmesiyle birlikte kazanılır.
Kovuşturma evresi kanun yolu aşamasını da kapsamasına karşın, 237/2 maddede yer alan “kanun yolu muhakemesinde davaya katılma isteğinde bulunulamaz” hükmü karşısında, kanun yolu aşamasında davaya katılma mümkün değildir.
Ancak, ilk derece mahkemesinde ileri sürülüp de reddolunan veya karara bağlanmayan katılma istekleri, kanun yolu başvurusunda açıkça belirtilmişse incelenip karara bağlanır. Şayet, mağdur ve zarar görenin vekili var ise, vekilin de davaya katılan vekili sıfatı ile davaya katılmasına karar verilir.
CMK 234/l-b-3; “tutanak ve belgelerden vekili aracılığıyla örnek isteme” şeklinde iken, Anayasa Mahkemesinin l7.05.2012 tarihli ve 2011/ E., 2012/69 K. sayılı kararı de “vekili aracılığıyla” ibaresi iptal edilmiş ve metinden çıkarılmıştır.
Dolayısıyla, mağdur ile şikâyetçinin tutanak ve belgelerden doğrudan örnek isteme hakkı artık vardır.
Ceza muhakemesinde delil; ispat vasıtası olarak ceza uyuşmazlığının konusu olan olayı temsil eden, onu yansıtan her türlü araçtır. Delillerin en önemlilerinden biri de, tanık açıklamalarıdır. Tanık, olay hakkında beş duyusu marifetiyle öğrendiklerini hakime anlatan üçüncü kiĢi olarak tanımlanır.
Tanıklık, kamu hukukundan doğan toplumsal bir ödevdir. Tanık, CMK 43 hükümlerine göre, soruşturma evresinde C. Savcısı, kovuşturma evresinde ise, mahkeme tarafından dinlenir. Bu bağlamda, C. Savcısı ve mahkeme tarafından çağrı kağıdıyla davet edilir. CMK 234/l-b-4, mağdur ile şikâyetçiye tanık davet edilmesini isteme hakkı vermiştir.
Ancak, CMK 178 hükmü uyarınca, mahkeme başkanı veya hakim, sanığın veya katılanın gösterdiği tanık veya uzman kişinin çağrılması hakkında dilekçeyi reddederse, sanık veya katılan o kişileri mahkemeye getirebilir. Bu kişiler duruşmada dinlenir.
Mağdur ve şikayetçinin hem soruşturma evresinde hem kovuşturma evresinde avukatın yardımından yararlanma hakkına sahip olduğu yukarıda açıklanmıştı.
CMK‟nın 234 üncü maddesinin 1 inci fıkrasının (b) bendinde ise, mağdur ve şikayetçinin kovuşturma evresindeki hakları sayılmış olup (5) numaralı alt bentte, “vekili bulunmaması hâlinde, cinsel saldırı suçu ile alt sınırı beş yıldan fazla hapis cezasını gerektiren suçlarda, baro tarafından kendisine avukat görevlendirilmesini isteme” hakkına yer verilmiştir.
CMK m. 234/2 de yer alan zorunlu vekillik kovuşturma evresi için de geçerlidir.
Ancak şunu unutmamak gerekir ki, kovuşturma evresinde avukatın yardımından yararlanma hakkı, öncelikle duruşmada mağduru temsil etmek, tanıkların davetini isteme gibi hususlarla, hükme karşı kanun yoluna başvurmak şeklinde ortaya çıkacaktır. Davaya katılmadığı takdirde, süje sıfatını kazanamayacağı için, bu hakların bazılarından yararlanması mümkün olmayacaktır.
Kanun yoluna başvurma hakkı, ilk muhakemeye süje olarak katılmış olanlara tanınmış bir haktır. Kanun yollarına; ilk derece mahkemesinde katılan sıfatını almış olanlar ile, katılma isteği karara bağlanmamış, reddedilmiş veya katılan sıfatını alabilecek surette suçtan zarar görmüş bulunanlar başvurabilirler (CMK 260/1).
Görüldüğü gibi, bir kişinin ilk muhakeme sırasında hareketsiz kalması, fakat kendisine zarar vermiş olan sanık hakkında beraat kararı verilmesi durumunda, ilk defa kanun yoluna başvurarak davaya katılması kabul edilmemiştir.